Kendi kendine öğrenen robotlar bilim dünyasını sarstı

Bilim ve teknoloji dünyası, kendi kendine öğrenen robotlar ve yapay zeka (AI) ile güçlendirilmiş otonom sistemlerin yükselişiyle yeni bir döneme adım attı.

İnsan müdahalesine ihtiyaç duymadan çevrelerine adapte olabilen, karmaşık görevleri çözebilen ve hatta kendi hareketlerini optimize edebilen bu robotlar, enerji, sağlık ve üretim gibi kritik alanlarda çığır açtı.

Uzmanlar, bu teknolojinin sadece laboratuvarlarda değil, günlük yaşamda da köklü değişiklikler oluşturacağını öngördü.

Columbia Üniversitesi’nde Creative Machines Lab direktörü Profesör Hod Lipson liderliğinde yapılan bir çalışma, robotların tek bir 2D kamera kullanarak kendi bedenlerini ve hareketlerini modelleyebildiğini ortaya koydu.

“Kinemik öz-farkındalık” olarak adlandırılan bu yetenek, robotların kendi hareketlerini gözlemleyerek 3D simülasyonlar oluşturmasını ve hatta hasar gördüklerinde hareketlerini uyarlamasını sağladı.

Lipson, “İnsanlar bir aynaya bakarak dans etmeyi öğrenir; robotlar da artık aynı şekilde kendi hareketlerini izleyerek öğreniyor. Bu, robotların sürekli insan programlamasına ihtiyaç duymadan çalışmasını sağlayacak” dedi. Bu teknoloji, özellikle evde kullanılan robot süpürgelerden fabrika üretim hatlarına kadar geniş bir yelpazede kullanılabildi.

Örneğin, bir robot kolu fabrikada hizasını kaybettiğinde, kendi hareketlerini izleyerek yeniden ayar yapabilir ve üretimi kesintisiz sürdürebildi.

Hollanda’daki AMOLF Enstitüsü’nden Dr. Bas Overvelde ve ekibi ise, basit bir algoritma ile donatılmış robotların, çevreleriyle iletişim kurmadan bir arada çalışabildiğini gösterdi.

3D yazıcılarla üretilen ve sadece temel bir hareket algoritmasına sahip olan bu robotlar, bir pistte en yüksek hızı bulmak için birbirlerini itip çekerek optimize hareketler geliştirdi.

Overvelde, “Bu robotlar, karmaşık programlamaya ihtiyaç duymadan çevrelerine adapte oluyor. Bu, özellikle yumuşak robotik alanında, örneğin nesneleri tutmayı öğrenen robotik ellerde devrim oluşturabilir” dedi.

Ekip, bu teknolojinin ay mağaralarını keşfeden robotlar gibi zorlu görevlerde kullanılabileceğini belirtti.

Google DeepMind’in geliştirdiği RoboCat ise, çoklu görevlerde otonom öğrenme yeteneğiyle dikkat çekti.

Farklı robot platformlarında görevleri çözme yeteneğine sahip olan RoboCat, dil modelleriyle fiziksel dünya yeteneklerini birleştirdi.

DeepMind araştırmacılarından Dr. Demis Hassabis, “RoboCat, bir robotun farklı görevleri öğrenip adapte olabileceği bir geleceği temsil ediyor. Bu, ev asistanlarından endüstriyel robotlara kadar geniş bir uygulama alanına sahip” dedi.

BİLİMSEL ARAŞTIRMALARDA YENİ BİR ÇAĞ

Kendi kendine öğrenen robotlar, bilimsel araştırmaları hızlandırmak için de umut vadetti.

Kuzey Carolina Devlet Üniversitesi’nden Profesör Milad Abolhasani, “otonom laboratuvarlar” (Self-Driving Labs – SDL) kavramını geliştiren bir ekibin başında yer aldı.

Abolhasani, SDL’lerin enerji, çevre ve sağlık gibi alanlarda araştırmaları 10 ila 100 kat hızlandırdığını belirtti:

“Bu sistemler, deney tasarımlarını otomatikleştiriyor, verileri analiz ediyor ve bilim insanlarının oluşturucu süreçlere odaklanmasını sağlıyor”

Örneğin, batarya teknolojileri ve güneş pili geliştirmede SDL’ler, geleneksel yöntemlere kıyasla çok daha hızlı sonuçlar üretti.

Abolhasani, önümüzdeki on yılda bu teknolojinin bilimsel keşifleri kökten değiştirebileceğini vurguladı.

ETİK VE TOPLUMSAL ENDİŞELER

Ancak, bu teknolojinin hızla gelişmesi etik tartışmaları da beraberinde getirdi.

Oxford Üniversitesi’nden Prof. Shannon Vallor, kendi kendine öğrenen robotların potansiyel tehlikelerine dikkat çekti:

“Bu robotların faydaları muazzam, ancak algoritmik önyargılar, şeffaflık eksikliği ve teknolojik işsizlik gibi riskler ciddi bir şekilde ele alınmalı.”

Vallor, özellikle AI sistemlerinin karar alma süreçlerinde önyargı riskine karşı daha çeşitli ekiplerin çalışması gerektiğini savundu.

Pew Research Center’ın yaptığı bir araştırma, halkın ve uzmanların AI’ye bakış açılarında derin bir uçurum olduğunu ortaya koydu.

AI uzmanlarının %56’sı teknolojinin önümüzdeki 20 yılda olumlu etkiler yaratacağını düşünürken, halkın sadece %17’si bu görüşü paylaştı. Özellikle iş kayıpları ve insan bağlantısının azalması konusundaki endişeler halk arasında yaygın. Ancak her iki grup da AI’nin daha fazla kişisel kontrol ve düzenleme gerektirdiğini düşündü.

GELECEĞİN ÖZERK DÜNYASI

Kendi kendine öğrenen robotlar, bilimsel araştırmalardan günlük yaşama kadar geniş bir alanda dönüşüm yaratma potansiyeline sahip.

Stanford Üniversitesi’nden Dr. Archit Sharma, “Robotların otonom öğrenmesi, büyük veri setlerine erişimi artırarak daha sağlam sistemler geliştirmemizi sağlıyor” dedi.

Sharma’nın geliştirdiği MEDAL++ algoritması, robotların az sayıda insan demosundan öğrenerek görevleri otonom bir şekilde geliştirmesini sağladı. Bu, özellikle karmaşık manipülasyon görevlerinde robotların başarı oranını %30-70 artırdı.

Uzmanlar, bu teknolojinin önümüzdeki yıllarda ev asistanlarından uzay keşif robotlarına kadar her alanda yaygınlaşacağını öngördü. Ancak, teknolojinin sorumlu bir şekilde geliştirilmesi ve toplumsal etkilerinin dikkatle izlenmesi gerektiği konusunda hemfikirler.

Kendi kendine öğrenen robotlar, insanlığın geleceğini şekillendirecek bir güç olarak yükseliyor, ancak bu gücün nasıl kullanılacağı, bilim insanlarının, politikacıların ve toplumun ortak çabalarına bağlı.

Related Posts

5 yılda ‘yapay zeka’ devrimi yaşanacak: İşte kaybolacak ve yükselecek meslekler

Uzmanlar, yapay zekâ teknolojilerinin 2029’a kadar iş dünyasında büyük bir dönüşüm yaratacağını söylüyor. Bazı meslekler tarihe karışırken, yeni iş kolları hızla yükselecek.

İnsan saçından diş macunu üretildi

Florürlü ürünlere alternatif olarak geliştirilen ve insan saçından elde edilen keratin bazlı yeni bir diş macunu, çürüklerin erken evrelerini durdurma ve aşınmış mineyi yeniden yapılandırma potansiyeli taşıyor. Uzmanlar yöntemin uygulanabilirliğini araştırıyor.

Sam Altman’dan Neuralink’e meydan okuma: Merge Labs yolda

Sam Altman, Merge Labs ile Elon Musk’un Neuralink’ine rakip oluyor. Yapay zekâ destekli beyin-bilgisayar arayüzleri yeni bir dönemi başlatabilir.

Apple’ın yeni kulaklığını takan istediği dili konuşacak

Apple, iOS 26 ile AirPods’a canlı çeviri özelliği getiriyor. Bu kulaklık sayesinde isteyen istediği dili konuşacak.

Antarktika’da kaybolan araştırmacının gizemi, 65 yıl sonra çözüldü

Antartika’yı keşfe çıkan ve 1959 yılında bir anda sırra kadem basan araştırmacı Dennis “Tink” Bell’in arkasında bıraktığı gizem, nihayet çözüldü.

Yapay zeka, sudokuda rakiplerini yenmeyi başaramadı

Yapay zeka konuşurken çok etkileyici olsa da bazı problemleri veya bulmacaları çözerken o kadar da süper olmayabiliyor. Bunun son örneği de, sudoku oyunu…