Cumartesi Anneleri yargılanıyor: Kanunu doğru uygulayın

İSTANBUL – Cumartesi Anneleri’nin 950’nci haftada Galatasaray Meydanı’nda yapmak istedikleri açıklamayla ilgili ‘Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasasını’ ihlalden açılan davanın ikinci duruşması Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi 39’ncu Asliye Ceza Mahkemesi’nde başladı. Mahkemede daha önce ifade vermeyen dört kişi ifade verecek.

‘GALATASARAY MEYDANI’NA SAHİP ÇIKMAYA DEVAM EDECEĞİZ’

Cumartesi Anneleri Galatasaray Meydanı’ndaki buluşmalarının engellenmesi üzerine 2018’den beri hukuki mücadele yürütüyor. Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) 2023 yılında verdiği iki ayrı kararda Cumartesi Anneleri’nin engellenmesini, Anayasa’nın 34’üncü maddesinde güvenceye alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlali olarak hükme bağladı. AYM’nin verdiği ihlal kararlarına rağmen, 8 Nisan ve 11 Kasım 2023 tarihleri arasında Galatasaray Meydanı’nda basın açıklaması yapma girişimi her seferinde polis şiddeti ile engellendi. Cumartesi Anneleri AYM’nin ‘ihlal’ kararına rağmen toplamda 29 kez gözaltına ve 29 ayrı soruşturma açıldı. Soruşturmaların 28’inci kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi. Ancak benzer biçimdeki buluşmalardan olan 950’nci hafta için dava açıldı. Cumartesi Anneleri davanın hiçbir hukuki dayanağının olmadığını savunurken, gözaltına kaybedilen çocuklarını arama mücadelesinin suçmuş gibi gösterilmesine itiraz ediyor. Duruşma öncesinde Çağlayan’da buluşan Cumartesi Anneleri, kayıplarını aramak için Galatasaray Meydanı’na sahip çıkmaya devam edeceklerini söyledi.

‘DAYAĞA RAZIYIM KELEPÇE TAKMAYIN’

Mahkeme heyetinin salona bir saat geç gelmesi nedeniyle gecikmeli başladı. Duruşmaya bastonla gelen 84 yaşındaki Selvi Gülmez ifadesinde: “Biz bir hırsızlık yapmadık. Polisler bizi alıp durdular. 30 sene oldu o taşlarda benim kafam kırıldı, dişim kırıldı. Biz kayıplarımızı arıyoruz, polisler bize düşman kesildi. Polis bana iki yumruk vurdu. Dayağa razıyım. Bana kelepçe takmayın dedim. Onu da yaptılar.”

‘ASIL SUÇ GALATASARAY MEYDANI’NIN YASAKLANMASI’

Kayıp yakını Besna Tosun da mahkemedeki ifadesinde şunları kaydetti: “Babamı kaybedenler 29 yıldır yargılanmadı. Sokak ortasında bileğime kelepçe takan polis amiri yargılanmadı. 19 Ekim 1995 akşamı eve giderken babamı bitkin gördüm. İki kişi yaklaştı. 34 UD plakalı bir aracın içinde bir kişi bekliyordu. Ben eve çıktıktan sonra babam silahlı telsizli üç kişi tarafından kaçırıldı ve babamdan bir daha haber alamadık. İç hukuktan sonuç alamadık. Galatasaray’a çıkma nedenim bu. Babamın akıbeti hakkında bilgi alsaydık Galatasaray’a çıkmazdık. Hak aramanın bütün yolları bize kapatıldı. Bugün yargılamaya konu olan izinsiz gösteri gerekçesi Anayasaya aykırıdır. Asıl suç olan Galatasaray Meydanı’nın bize yasaklanmasıdır. AYM’nin verdiği ihlal kararlarına rağmen gözaltına alındık. Hakkımızda soruşturmalar açıldı. 74 ve 84 yaşındaki annelerimize, direnmememize rağmen ters kelepçe takıldı. Bu ülke bir hukuk devleti olsaydı babamın cenazesi bize usulünce teslim edilirdi. Hakikati bilme hakkımız var. 29 yıldır babamı kaybedenler cezasızlıkla ödüllendirilirken, benim hakkımda hapis cezası isteniyor. Babamı kaybedenlerle bir gün yüzleşmeyi hayal ediyorum. Mehmet Ağar,ı Tansu Çiller’i Süleyman Demirel’i asla affetmeyeceğim.”

‘SUÇ İŞLEMEDİĞİM İÇİN SAVUNMA YAPMIYORUM BİLGİ VERİYORUM’

İnsan Hakları Savunucusu Sebla Arcan da mahkemedeki ifadesinde polis şiddetini hatırlatarak, beraat talep etti: “Polisler bariyerlerle meydanı abluka altına aldı. Dağılmamız için anons yaptılar ancak dağılmamız için yolu açmadılar. Beyoğlu Kaymakamlığı’nın yasaklama kararlarını görmek istedik. Ancak böyle bir yasaklama yoktu. Polisin bizim dağılmamız gibi amacı olmadığı aksine gözaltına almak için aceleci olduklarına tanık olduk. Suçlu gibi hastanelerde gezdirildik. Mahkemenize soruyorum basın açıklaması suç değilse neden yargılanıyoruz?”

1994 yılında kaybedilen Kenan Bilgin’in kardeşi İrfan Bilgin, meydanın kendilerine kapatıldığını ve yapılan eylemlerde yasa dışı hiçbir olay olmadığını söyledi. Bilgin, kayıp yakınları olarak hafıza merkezi olan Galatasaray Meydanı’ndan vazgeçmeyeceklerini söyledi: “Kolluk güçlerinin eylem alanını kapatmak değil eylem yapanlatım güvenliği sağlaması gerek. Biz alana varmadan yaka paça sürüklenip gözaltına alındık. Emniyet Müdürlüğü’ne götürüp savcıya çıkarmadan bırakıyorlardı. Sadece bir hafts için dava açtılar. Demokratik hakkımızı emgelleyenlere dava açılmalıdır. Suç işlemediğim için bu söylediklerimi savunma değil bilgi olarak söylüyorum.”

‘DAVA ERTELENDİ, GEREKÇE YOK’

Mahkeme başkanı beyanları dinledikten sonra, savunması olmayan sanıkların bir sonraki duruşmada hazır bulundurulmasını istedi. Duruşma 4 Ekim 2024’e ertelendi. Ayrıca avukatların soruşturmanın genişletilmesiyle birlikte beraat taleplerine de ret verildi. Gerekçe sorulduğunda ise savcıdan “Gerekçe yok” yanıtı verildi. Hakim ise esasa ilişkin karar vereceklerini açıkladı.

Avukatlar hakime tepki göstererek “kanunu doğru uygulayın” dedi. Hakim de “burada usül dersi mi vereceğiz, ben böyle değerlendiriyorum” karşılığında bulundu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir